27 Mayıs 2010 Perşembe

Madencilik üzerine

Son günlerde madencilik konusu gazetelerde bir hayli yer buluyor en son patlama sebebiyle. Bu Türkiye sınırları içinde son bir yıldaki üçüncü büyük maden kazası. Bugün yine gazetede uzun süredir tartışılan Ege Kaz Dağları'ndaki maden arama çalışmaları konusunda önemli bir gelişme vardı. Radikal'deki habere göre 80 şirket çoğunluğu zeytinlik ve orman alanı olan bu bölgede altın aramak için resmi kurumlardan izin aldılar. Habere göre altın arama faaliyetleri zeytinliklerin 3 km uzağında gerçekleştirilecek. Umarım Kaz Dağları'nı mahvetmezler. Yeraltı zenginliklerinin ekonomiye kazandırılması elbette önemli ama doğa mahvedilerek yapılacak bu 'kazanım' uzun vadede insanlığın aleyhine gelişecektir.
Not: Bir başka günlük neşriyatta altın madenleriyle zeytinlikler arasındaki mesafe 1.5 kilometre olarak yazılmış.

25 Mayıs 2010 Salı

İlgiiinç!!

"Bir şirketin gizli finansal bilgilerine erişimi olan kişilerin bu bilgileri borsada kullanması" olarak çevrilebilecek 'Insider Trading' denen şeyin ABD Kongresi üyeleri için tümüyle yasal olduğunu biliyor muydunuz?
Evet, doğru duydunuz. Yasaları yapanlar tüm diğer insanlar için yasadışı olan bir faaliyeti gönül rahatlığıyla icra edebiliyorlar. Hatta senatörlerin borsada normal vatandaştan daha fazla kazandığını belgeleyen bilimsel bir araştırma da mevcut. Bu haberi edindiğim site(http://theeconomiccollapseblog.com/) haberi University of California'da ders veren şirketler hukuku profesörü Stephen M.Bainbridge'in blogundan almış.

21 Mayıs 2010 Cuma

Balıkların soyu tükeniyor

Birleşmiş Milletler Çevre Programı'nın hazırladığı rapora göre 2050'de dünya okyanus ve denizlerinde balık kalmayabilir. Aşırı avlanma ve yetersiz denetimler sorunun bu boyuta gelmesinde büyük rol oynuyor. Birleşmiş Milletler 13 milyon balıkçıyı başka işlerde eğitip aşırı avlanma sorunun önüne geçmeyi planlıyor. Buna balıkçılar razı olacak mı bekleyip görüciiz.

Rize Senoz

Rize Senoz'da taş ocağı ve hidroelektrik santrallerinin yapımı sebebiyle bölgedeki vadinin, akarsuların ve yeşil alanların zarar gördüğü, mahkemelerin sürekli olarak yürütmeyi durdurma kararı vermelerine rağmen elektrik santralinin açıldığı bildirildi.

5 Mayıs 2010 Çarşamba

Üçüncü Boğaz Köprüsü

İstanbul'a üçüncü Boğaz köprüsünün yapılacağı güzergah geçen günlerde açıklandı. Böylece köprünün kesin olarak inşa edileceği gibi bir izlenim doğdu. Köprünün yapılması planlanan bölge İstanbul'un en ormanlık alanı, su havzalarının olduğu bölge. Köprü yapıldıktan sonra ne orman kalacak, ne su havzası. Dünyada çevreyi korumanın değeri bu kadar anlaşılmışken Türkiye'de bu derece cahil ve gözünü hırs bürümüş olmak bize özgü bir meziyet heralde.
Asıl sinir bozucu olan da tüm bunların tepeden inmeci bir anlayışla yapılıyor olması. Şehir planlamacıların, mimarların uzmanlığına başvurulmadan yapılan bir proje. Herşeyin en iyisini kendilerinin bildiğini düşünüyorlar herhalde. Bugün İstanbul Belediye Başkanı Topbaş da köprünün orman vasfını kaybetmiş çalılıklar kesilerek yapımına başlanacağını söyledi. Orman vasfını kaybetmesinin nedenini de belirsiz bir biçimde maden arayıcılarının faaliyetlerine bağladı. Ormanları korumak kimin asli görevi acaba merak ediyorum..